BİR DEMET HATIRA

ARABOĞLU AFSANESİ--ARABOĞLU BEKİR

    Araboğlu   17 yüzyıllarda  TÜRK' te( Anbarcık) yaşamış bir halk kahramanıdır.Şimdi köyde yaşayan HATIPLAR sülalesinin atalarından dır. Araboğlu diye bilinen bu halk  kahramanını kendi sülalemin büyüklerinden (Özellikle Rahmetli ninem Kamile BİRCAN) duyduklarım ve araştırdıklarım kadarı ile ve yanlışı doğrusu ile sizlere anlatmaya çalışacağım...
      Araboğlu bir rivayete göre Arabistan ellerinden  Anadoluya gönderilen hocalardan biri olduğu ve isminin de BEKİR olduğu  söylenmektedir.
      Beylikler döneminde Dengere'de beylik merkezi bulunmakta idi.

..............ARABOĞLU --------

   Türk yaylasında bulunan Çingireyik mevkiinden yukarısındaki araziler zorla Murtanalı  Göbüt Beyi tarafından  köylünün elinden alınmış. Sadece Araboğl'u arazisini vermemiştir. Bunun üzerine Araboğlu na baskılar artmıştır.Göbüt Beyi değişik şekillerde baskı yapıp caydırmaya ve tarlalsını elinden almaya çalışacaktır.


   Araboğlu Bekir birgün Parayer'de kız kardeşleri ile orak biçmektedir. Elmalımaar mevkisine yazlamaya gelen Göbüt Beyi emrindekiler ile birlikte çadırını kurmuş eğlenmektedir. Araboğluna seslenir:
-Hey Araboğlu yanındaki aladonlulardan(kadınlardan) birini gönderde bizi biraz  eğlendirsin ;der
 Bu çağrı üzerine Araboğlu ;
-Tamam beyim göndereyim;der
 Kız  kardeşlerine :
-Siz yavaşca ihtiyaç görmeye gidiyor gibi köye doğru gidin ;der
      Kızlar aşılının gedikten köye doğru giderler. Araboğlu' da yavaş yavaş Göbüt beyinin yanına doğru gelirken;
   -Beyim  geliyorlar,gibi oyalama  ile yaklaşır ve kuşağının içinde gizlediği bıçağı ile Göbüt Beyi'nin kafasını ikiye ayırı.  Oradan uzaklaşarak kendini bir sürü belanın içinde bulur.Göbüt Beyi ve emrindekilerin düşmanlığını kazanır.

   Araboğluna artık huzur haram olmuştur.  Dengere'de bulunan Beyliği tarafından yakalama emri çıkarılır.Araboğlu Bekir bir yattığı yerde ikinci kez yatmaz sürekli tetikte olmak zorunda kalmıştır.
  Birgün, bu  günkü   Araplarbağında bulunan bir ceviz ağacının  dalları arasına yaptığı yatağının içine yastığını sararak kendini emniyetli  bir yer gizlemiştir.  hizmetkarı  olan Kelgüneş ihbar etmiş ve beyliken gelenler ağacın üzerindeki yatağa  kurşun yağdırmışlar delik  deşik etmişlerdir.
   -Ey Araboğlu eğer bu seferde ölmedi isen sana ölüm yoktur.;demişler.
  tabi bakıyolar ki yatakta Araboğlu yerine bir yastık bulunmaktadır.Araboğlu artık efsaneleşmektedir.
    Araboğluna düşmanlığı gittikce artan   Göbüt Beyi nin halkı (Murtanalılar) Türk köyünü talan ederler,yakıp yıkarlar ve evlerde bulunan eşyaları develere yükleyip yayladan memleketlerine doğru götürmektedirler.Araboğlu köye gelir ve köylünün tepkisi ile karşılaşır.
-Senin yüzünden başımıza neler geldi;diye  yakınırlar. Bunun üzerine Araboğlu Bekir özel yaptığı tüfeği ve belinde hazır bulunan kargıdan yaptığı  hazır barut ve çivi ile nal parcalarından oluşan silahını alıp yalınayak (ayakkabısız)hızlı bir şekilde kestirmeden yola çıkar. Murtanalıların  kervanını Küçüklü Köyü yakınlarında yakalayıp bir boğaza pusu atar. Yaklaşan  kervana silahını çivi ve nal parçaları ile doldurarak ateş eder ve  her ateşte onlarça kişiyi öldürüp kervanı alır ve köye getirir. Köylüye getirdiği eşyaları teker teker teslim eder.Artık Araboğluna Göbüt Beyini ve ahalisinin düşmanlığı dahada  artmaktadır.
   
  Araboğlu sadece düşmanlaı ile değil kendisine hizmetkarlık eden  Kelgüneş'in ihenetine uğrar.  Kız kardeşlerinden biri gün geçtikce zayıflamakta ve sürekli düşünceli olduğunu görür. Araboğlu kız kardeşini sorgulayarak Kelgüneş'in kendisine kötülük yaptığını öğrenir.Hem ihanet edip hemde namusuna ihanet eden bu haini alıp dağa götürür. Bir ardıç ağacına bağlayarak diri diri yakar. (Şimdi o alanda  otun bile bitmediği ve yerini belli olduğu söylenmektedir.)

    Dengere de bulunan  Şey Hüseyinoğlu  tarafından sürekli aranmaktadır. Bundan bıkan Araboğlu bir gün gizlice beylik sarayının bacasından girerek  Şeyh Hüseyin Bey'in boğazına bıçağı dayayıp öldürmek istemiş. Beyin hanımı yalvararak af dilemiş. Bunun üzerine Araboğlu Kendisinin ihtiyacı olan peynir ,tereyağı,yoğurt, pekmez ve benzeri gıdaların her yıl gönderilmesini ister ve bu yıllarca devam eder.
 
  Araboğlu artık yaşlanmıştır. Birgün Dengere Beyi ziyafet verir ve çevre köyleride çağırır.Davete Araboğlu da  gelir. Araboğlu'nun yaşlandığını gören Bey :
  -Verin şuna bir tabak ....... yesin ;diye dalga geçmek ister.Bu olay karşısında sinirlenen Araboğlu tabağa tekmeyi vurup ayağa kalkar ve;
 -Daha   düne kadar yağ tuluğumdun .şimdi ne oldu? Kartal yaşlansada kargaya maskara olmaz ;der ve oradan ayrılır.

  Yaşlanan Araboğlu  birgün aldığı keklikleri ile ava çıkmıştır. Araplarbağından Anbarkayaya doğru giderken iki tane atlı gencin geldiğini görüp selamlaşır.Bu gelenlerin kendini aradıklarını sezen Araboğlu gençlere şöyle der;
 -Gençler bana yardım eder misiniz? Benim bir oğlum vardı. Onu Araboğlu öldürdür onu öldürmek istiyorum,bana yardım edermisiniz ?
  Gençler sevinrler ve;
 -Amca biz de o adamı arıyoruz. Bizim dedemiz Göbüt beyini öldürmüş . Onun intikamını alacağız bize yardım edermisin, demişler.
 Araboğlu;
-Tabi  yardım ederim benim inikamımı da  alırsınız ;demiş ve yola devam etmişler .Araboğlu tüfeği  ve kekliği elinde dir. Amacı ikisini tek atışta vurmaktır. Eğer vuramaz ise iki tane gençle başademeyeceğini hesaplamaktadır.Biraz ilerledikten sonra ;
  -Gençler,ben ihtiyarım, kekliğimi tutun da bi su dökeyim ;diyerek ayrılı ve fırsat kollar. Bu olay birkaç defa tekrar eder.Sonun da  Anbarkaya yakınlarında tek atışta ikisinide öldürür.Atlarında bulunan heybelerdeki altın ve değerli eşyaları götüp köylüye dağıtır.
-Anbarkaya' ya gidip bakın .İki tane köpek öldürdüm ,gömün;der .

 Artık iyice yaşlanan Araboğlu vasiyette bulunur.
-Ben öldüğümde beni şu tepeye  gömün, düşman gelirse buradan görürüm;diye Kızıllar yaylasında bir tepe gösterir ve oraya gömülür. Mezarının bulunduğu yere şimdi Arap mezarlığı denir.
-------------------------------------------------------------------------------
ARAP OĞLAN


Dağlar da bir yiğit gezer,
Nam ile hayranlık bezer,
Halk bostanında nice,
İhtişamcıları üzer.


Arap oğlan derler ismine,
Çelik siper gerer göğsüne,
Can feda eder namus uğruna,
Kahraman misali her bela’da


Gittiği yerde namın eker,
Dostlara güzel keker,
MURTANALI göbüt beyine,
Fermanı karar okur.

Huzur bulup kalmazmış evinde,
Yastığı kurşun dolarmış ceviz ağacında,
Sabah baksalar Arap oğlan yine ayakta,
Şaşmış MURTANALILILAR kalmamış TÜRK'DE.


Fedai dinlerdi büyük sözü,
Dinlerken göğnürdü öz’ü,
Bak ferman ne eyledi bizi,
Görmek isterim nice dost yüzü.


                                   FEDAİ BİRCAN




            ALLAH RAHMET EYLESİN
   

       BU  ÖYKÜYÜ YAZMA KARARIM  DAYIM RAMAZAN YÜCELİN KIZININ DÜĞÜNÜNDE  EMEKLİ ÖĞRETMEN VE ARAŞTIRMACI  YAZAR NECATİ ARSLAN  ,AMCAM FEDAİ BİRCAN, DAYIM LÜTFİ YÜCEL , BÜYÜK DAYILARIMDAN İBRAHİM YÜCEL İLE ARAMIZDAKİ SOHBET SONUCUNDA KARAR VERDİM .
 
     ÖYKÜLEŞTİRMEYE ÇALIŞTIĞIM BU OLAYDA HATALAR VE YA YANLIŞ BİLGİLER OLABİLİR. BUNU SÜREKLİ GÜNCELLEYİP DAHA DÜZGÜN BİR HALE GETİRMEYE ÇALIŞACAĞIM.OLAYLARI UNUTMAMAK İÇİN YAZDIM .. BU OLAY İLE İLGİLİ KATKIDA BULUNMAK İSTEYENLERDEN  DESTEKLERİNİ BEKLİYORUM..




 





Hiç yorum yok: